4 Mart 2010 Perşembe

Lpg Hakkında Bilinmesi Gerekenler

LPG ( Likit Petrol Gaz ), petrol üretim aşamasında yan ürün olarak kendiliğinden
meydana gelen propan ve bütan gazlarının karışımından meydana gelir. Bu sebeple
maliyeti ve fiyatı düşüktür.Ayrıca doğalgaz yataklarından da elde edilebilir.

Maliyetinin düşük olmasının yanında daha iyi emisyon değerlerine sahiptir.Yani
benzin ve mazot türü yakıtlardan daha çevrecidir. Ayrıca Anti-toksit bir yapıya
sahip olarak yapısında kurşun da bulundurmaz.

Otomobiller dışında yapısında gerçekleştirilen küçük değişiklikler ile soğutma
sistemlerinde ( Örn : Klima Gazı ) ve ısıtma sistemlerinde ( Örn : Tüpgaz ) kullanılır.
Hatta sistemli otomobillerde ilk kullanılmaya başlandığında ülkemizde yakıt olarak
tüpgaz kullananlar olmuştur.

Kullanıldığı hava koşullarına göre propan-bütan oranı değişebilir.Kışın daha
çok propan ve yazın daha çok bütan kullanılır.Zehirlidir, normalde kokusuzdur
ancak kokusu ile farkedilebilmesi için ek maddeler ile zenginleştirilir.
Havadan daha ağırdır ve bu sebeple ortama yayılması halinde zemin yakınlarında bulunacaktır.

Normal sıcaklık ve basınçlarda gaz halindedir. Yaklaşık 250:1 oranında sıkıştırılarak
sıvı haline getirilir ve bu şekilde depolanır. LPG tanklarının %80 den fazla doldurulması
tehlikelidir. Mutfak tüpgazlarını da tam dollu haldeyken bile salladığınızda
içinden gelen sıvı seslerini duyacaksınız. Sebebi aynıdır.

Benzin ve Mazot'tan daha düşük bir enerji potansiyeline sahiptir buna istinaden
litre bazında yakıt tüketimi ihtiyacı karşılamak için artacaktır. Ancak genel
maliyet olarak düşünüldüğünde litre tüketimi arttığında bile toplam fiyatı düşük
olduğundan yine de hesaplı bir seçimdir.

LPG montajı işini bilen ve eğitimli yetkili servislerce yapılmalı ve garanti
koşulları sağlanmalıdır.LPG Montajı ciddi bir iştir ve düzgün montaj yapıldığında
oldukça güvenilir bir sistemdir. LPG tankları çok farklı çarpışma ve kaza şartları
gözetilerek üretilmektedir.

Sistemin Gelişmesi :

Birinci Nesil : Karbüratörlü araçların dönüşümünde kullanılan bu sistemler açık devre
olarak çalışırlar.Yakıt deposundan sıvı halde alınan yakıt, bir regülatör
ve buharlaştırıcı yardımıyla emme manifoldunda yer alan bir gaz karıştırıcıya
gönderilerek hava ile karıştırıldıktan sonra silindirlere yollanmaktadır.Birinci
nesil LPG sistemleri regülatörün diyaframı ayarlamak için aldığı sinyale göre
vakumlu veya elektronik olarak ikiye ayrılmaktadır.

İkinci Nesil : İkinci nesil LPG dönüşüm sistemleri kapalı devreli LPG donanımı kullanılır.
Kapalı devre sistemlerinde egzoz gazı içinde bulunan oksijen miktarı ölçülerek,
elektronik kontrol ünitesi yardımıyla yakıt miktarı regülatörde uygun şekilde düzeltilmektedir.
Böylece havanın fazlalık kat sayısı stokiometrik değerde tutabilmekte ve egzoz sisteminde
katalitik konvertör yardımıyla düşürülen emisyon şartları sağlanabilmektedir.
Orijinalinde yakıt enjeksiyon sistemi bulunan taşıtlara uygulanan bu dönüşüm sisteminde
ek olarak bir lamda sensörü, devir sayısı, gaz kelebeği konumu, motor sıcaklığı gibi
motor parametrelerini değerlendiren bir elektronik kontrol ünitesi ve gaz debisini
değiştiren bir debi ayar valfi bulunmaktadır.

Üçüncü Nesil : Hala pek yaygın olarak kullanılmayan üçüncü nesil sıvı LPG püskürtmeli sistemler
de bulunmaktadır. Bu sistem çok notadan benzin püskürtme sistemine benzemektedir.
Bu sistemdeki sıvı haldeki LPG emme supapı üzerine püskürtüldüğü için yakıtın büyük bir miktarı
silindire sıvı halde girmektedir. Birinci ve ikinci nesil dönüşüm sistemi uygulanmış araçlarda
LPG’ nin gaz halde silindire girmesinden dolayı volumetrik verimdeki kayıplar neticesinde
güçteki % 2-5 oranındaki azalma üçüncü nesil LPG dönüşüm sistemlerinde görülmemektedir.

3 Mart 2010 Çarşamba

Abs Sistemi Nedir? Nasıl Çalışır?

ABS’ nin İngilizce açılımı, “Anti-lock Brake System” (Kilitlenmeyen Fren Sistemi) geleneksel fren sistemi temel alınarak, ABS hidrolik tertibatı ile beyni ve tekerlek devir sensörleri  vb. bileşenleri ile genişletilmiştir. ABS fonksiyonu arabanın çeşitli yol yüzeylerinde en iyi frenleme mesafesini sağlarken istenen dengenin ve dönüşün elde edilmesini garantiler.

Bu seferki konumuz otomobillerde elektroniğin ve mekaniğin buluştuğu ilk sistemlerden biri olan ve herkesin olmazsa olmazı ABS sistemi. Nam-ı Diğer kilitlenmeyen fren sistemi. Herkesin bildiği üzere bu sistem sayesinde frenleme esnasında direksiyon hakimiyeti kaybetmemesi sağlanır sistem üç ana parçadan oluşur ilk olarak

1. Hidrolik fren sistemi
2. Abs hidrolik kontrol ünitesi
3. Abs sensörleri ( her tekerlek icin ayrı)



SİSTEMİN ÇALIŞMASI

Araç seyir halindeyken yapılan frenlemenin şiddetine baglı olarak normal fren sisteminde oldugu gibi kızaklama diye tabir ettiğimiz kayma eğilimi göstermek isteyecektir.Bu noktada ABS devreye girer, hangi tekerleğin kızaklama başlıyacağı bilgisi sensörler yardımı ile kontrol ünitesine bildirilir. Elektro-Hidrolik ünitenin elektronik kısmı gelen bilgiyi kullanarak mekanik kısmındaki selonoidler tarafindan kızaklama yapacak olan taraftaki kaliperin üzerindeki hidrolik basıncı düzenlenir ve kızaklama yapması önleyerek aracınn kontrolu kaybolması engellenir.

SİSTEMDE OLUŞAN GENEL PROBLEMLER

1. ÜRETİM HATALARI
2. KULLANIM HATALARI
3. SERVİS HATALARI

* URETİM HATALARI : Bu tip hatalar ya araç yeni alındığında yada biraz kilometre yapınca oluşur. Genel olarak bu hatalar üretici bayi ağına informasyonları verilerek yada servis ihtiyacı için yetkili servis istasyonlarında garanti süresince önlemini alır veya garanti süresi dışında iyi niyet garantisi adı altında giderilir bu arızalar genel olarak aşağıdaki şekillerde olur.

* Donanımsal ( Sensör, kontrol ünitesi v.b. elemanlarda oluşan arıza.)
* Dış etkenlere karşı koruma (örneğin su yalıtımı eksikligi gibi)

KULLANIM HATALARI

Genelde bu hatalar ABS sistemi ile donatılmış aracı kullanırken dikkat edilmesi gereken hususları bilmemekten kaynaklanır. Her sürücü bu konuyu bilemez ama öğrenebilir, nerden? sorusunun cevabı da araçla verilen kullanma kılavuzunda yatmakta. Hatta merak ettikleri birçok konuda beraberinde unutmayalım her ne araç veya alet kullanırsak kullanalım önce kullanma kitabını okuyalım .

Örnegin;

Aracın altını vurmak, ve kar zinciri takmak bunların başında geliyor .

Zincir takmak gerekli ama araç zincir kullanmaya uygun olmayabilir kullanma kitabında belirtilen ekipmanları kullanmalıyız.

SERVİS HATALARI

Servis kaynakli olan arızalar genelde hatalı onarım gören araçlarda olur. Örneğin; yanlış monte edilen ABS sistemi parçaları zarar görmesi. Araçlarda genelde abs okuyucu sensörleri aks üzerindeki bileziklerden tekerlek tur sayısı okurdu ama artık üreticiler daha değişik şekilde tek tur sayısını okumak için aks bilyalarina yerleştirilen mıknatısları kullanmakta. Servisin hatasıda bilyanin (Porya) bozulması sonra servis işleminde bilyanın ters monte edilmesinden kaynaklanan okuma hatasıdır ve sistem çalışmaz. Sistemin çalışmadığınıda gösterge saatindeki uyarı lambasının sürekli yanmasından anlayabiliriz.Ancak ABS sistemi devreden çıkmasına rağmen normal fren sistemi hala çalışır.

Servis hataları eğitim almamış ve ABS sistemini tanımayan elemanlardan kaynaklanır. Bu yüzden araçlarınızı eğitimli yetkili servis personellerine teslim etmeliyiz.

İmmobiliser Nedir? Nasıl Çalışır?

Immobiliser adı ingilizce’de hareketsizleştirmek ve bloke etmek anlamındaki immobilize kelimesinden türemiştir. Immobiliser veya Immobilizer olarak kullanılır. Kelime anlamı hareketsizleştirici olan bu sistem en önemli hırsızlık önleyici sistemlerden biridir.Görevi araca ait olmayan bir anahtar ile veya düz kontak gibi yöntemlerle aracın çalışmasını engellemek yani aracın çalınmasını önlemektir.

Sistem aşağıdaki elemanlardan oluşur;


1. Çip

Immobiliser çip’i aracın anahtarının içine konumlandırılır. Genelde manyetik bir elemandır. Sistemin immobilizer kodunu manyetik sinyaller halinde antene iletir.

2. Immobiliser anteni

Bir ucu kontakta, bir ucu Immobiliser modülünde entegre edilmiş parçadır. Anahtar kontağa takıldığında çip’ten gelen sinyalleri Immobiliser modülüne yönlendirir.Tam bir köprü görevi görür.

3. Immobiliser modulu

Anahtardan anten vasıtası ile gelen sinyalleri çözer, kod doğrulaması yapar. Gelen sinyaller doğru ise bunu Motor Elektronik Konrol Ünitesine (ECU) ileterek aracın çalışması için engeli kaldırmış olur.

4. Motor Kontrol Ünitesi (ECU)

Immobiliser modülünden gelen kodu denetler , eğer sistemde kayıtlı olan kod ile uyuşuyor ise ateşleme ve enjeksiyon sistemlerinin çalışmasına izin verir ve buna istinaden araç çalışır. Kodun yanlış veya hatalı olması durumunda ECU tarafından ateşleme ve enjeksiyon yapılmaz.

Immobiliser çalışmıyorsa belirtileri nelerdir ?

Marş basar ancak motor çalışmaz, ateşleme ve enjeksiyon sistemleri iptal olur.

Neden Çalışmaz?

Sistemin çalışmaması için yukarıdaki bahsi geçen elemanlardan birinin veya bir kaçının görevini gerçekleştiremez hale gelmesi gerekmektedir.En çok sorun yaşanan parçalar çip, modül ve antendir. Aracın anahtarının darbe görmesi, su içine düşmesi v.b. durumlarda çip zarar görebilir, dış dünya ile en çok temas halinde olan sistem elemanıdır. Anten de bir ucu kontak etrafında bulunduğu ve temelinde bir kablo bulunduğu için zarar görebilir.

Her hangi bir eleman zarar gördüğünde değiştirilmeli ve sisteme tanıtılmalı yani kodlanarak eşleştirilmelidir.

Kod nedir ?

Bu sistemin bulunduğu her aracın Immobiliser elemanları (Çip,Anten,Modül,ECU) üretim esnasında manyetik/elektronik şifreler ile biribirine eşleştirilir. Her aracın şifresi kendine hastır bu sayede her araç kendi anahtarı ile çalışır. Buna immobilizer kos sistemi denir.

Kodlama çeşitleri:

Anahatar açıp kapama yöntemi:

Bu sistem mors alfebesine gibi düşünülebilir. Rakamlar gösterge panelinde yanıp sönen ışık sayısı kullanılarak girilir.

Aracın önce kod girme modu getirilmesi gerekir. Bunun için kontak bir kaç defa açılıp kapanır. İşlem sık biçimde tekrarlandığında ekranda Immobiliser uyarı ışığı hızlı şekilde yanıp sönmeye başlayacaktır.Bundan sonar ışığın yavaşlaması beklenir. Işık yavaş yavaş yanıp sönmeye başladığında mors alfebesinden yararlanılmasının tam zamanıdır. Örneğin ışık 3 kez yanıp söndüründe tam sönme anında kontak kapatılır. Bu şekilde 3 rakamı girilmiş olur. Işık yanıp sönmeye devam eder uygun bir sönme anında kontak tekrar açılır, sistem yeni rakamı girmeye hazırdır örneğin 5 kez yanıp söndükten sonar kontak tekrar kapatılır. 5 rakamı girilmiş olur. Şu an 35 olarak kod girmiş olduk. Bu sistemin elemanları tek kullanımlıktır.

İkinci yöntemde diagnos cihazi ile kod girilmesi:

Burada da aynı şekilde üreticiden kod alınır bazı markalarda bu kodu girmek için belli zaman gerekmektedir yoksa kodun yeniden alınması gerekmektedir. Bu yöntemde diagnos cihazı ile kod girme, eski anahtarın kaydını silme tekrar kodlama gibi çok çeşitli işlemler yapılabilir. Yapılacak işleme göre üretici tarafından ayrı kod verilebilir. Cihazla kod girme işlemi klavye ile yapılır ve kodun tamamı sayısal değildir, Rakam ve harflerden oluşur. Eski sisteme göre daha basit ve kullanımlıdır.

Ebd Sistemi Nedir? Nasıl Çalışır? Ne İşe Yarar?




Electronic Brake Force Distribution (Elektronik Fren gücü Dağılımı)
sisteminin temel amacı ön ve arka tekerlekler arasındaki frenleme
kuvvetinin dengeli şekilde dağıtılmasıdır.







Günümüz araçlarının çoğunda motor ve şanzıman sistemleri
aracın ön tarafında bulunmaktadır. Bunun sonucunda
Ön kısımda daha fazla yüklenme söz konusudur.
ABS ve EBD sistemi bulunmayan klasik fren sistemli araçlarda fren
gücü eşit olarak ön ve arka tekerleklere
dağıtılacaktır. Bunun sonucunda sert frenlemelerde arka
tekerleklerin yüküne nazaran ulaşan fren kuvveti fazla gelecek
ve arka tekerleklerde kızaklama oluşacaktır. İşte EBD bu noktada
devreye girer ve fren dağılımını değiştirerek arka
tekerleklere daha az fren gücü gitmesini sağlayarak
kızaklama(Kilitlemeyi) mümkün mertebe engellemiş/geciktirmiş
olur.
Çıkış noktası Ön-Arka fren gücü dağılımı dengelemek olmakla
birlikte EBD her tekerleği bağımsız ele alır. Her
tekerleğe ihtiyacı kadar fren gücü gönderir, bu da özellikle
virajlarda tekerlek yüküne göre fren gücünü ayarlayarak
direksiyon hakimiyetini arttırır. Bu noktadan çıkarsak , motoru arka
tarafta bulunan lüks spor otomobilleri düşünelim;
bunlarda sürüş ve yük durumuna göre arka tekerleklere daha fazla
frenleme kuvveti gönderilebilir.




EBD ve ABS ? 
EBD sistemi ABS ile ortak çalışır ve ABS’ye yardımcı bir sistemdir.
Her iki sistemin elemanları ortaktır (Sensörler, EHCU v.b.).
İki sistemin beraber çalışması daha iyi bir frenleme ve direksiyon
hakimiyeti sağlayacak ve güvenlik özelliklerini
geliştirecektir. EBD her tekerleğe ihtiyacı olan fren basıncını
göndererek kızaklama olasığını azaltırken, ABS bu etkiye
rağmen çok ani ve sert frenleme yapıldığında oluşacak
kızaklamaları engelleyerek sağlıklı frenleme ve direksiyon
hakimiyeti sağlayacaktır.

Esp Nedir?


ESP’nin varoluş amacı bağlı olduğu otomobilin viraj, ani manevra v.b. durumlarda savrulmasını engellemektir. 
Bunu aynı ASR’nin yaptığı gibi tekerleklere lokal frenleme yaparak gerçekleştirir.

Sistem diğer kardeşleri (ASR,EBD) gibi ABS sistemi ile ortak çalışır. ABS’nin elemanlarını kullanır ancak ek olarak birkaç elemena daha ihtiyaç duyar :
ESP Elektronik Kontrol Ünitesi:
Bütün sensörlerden gelen bilgileri kısa zaman dilimlerinde değerlendirip, gerekli durumlarda ESP sistemini devreye sokar.
Direksiyon Açısı Sensörü:
Direksiyonda bulunan ve direksiyonun pozisyonundan sürücünün gitmek istediği yönün anlaşılmasını sağlar.
Yanal Hız / Dönme Momenti Sensörü:
Aracın doğrultusundan ne kadar saptığını ve yanal hızlarının ne olduğunu yani aracın savrulduğunu ESP’ye bildiren algılayıcıdır. 

ESP İki durumda devreye girer;
Manevra anında aracın önü düz kayarsa:
Ani bir manevra halinde veya virajlarda aracınızın önü direksiyonu çevirdiğiniz yöne gitmeyerek düz öne doğru merkez kaç kuvveti ile savrulabilir.Bu durum Understeer olarak tanımlanır.
ESP tekerlek ve direksiyon sensörleri sayesinde gitmek istediğiniz yön ile aracın gittiği yön arasında farklılık olduğunu algılar. Sola gitmek istiyorsanız sol arka tekere, sağa gitmek istiyorsanız sağ arka tekere ESP fren uygular. Uygulanan fren kuvvetleri moment etkileri yaratarak aracın istenilen yöne girmesini sağlar.
Aracın arka kısmı savrulursa:
Yine ani manevra ve dönüşlerde aracın arkası savrulma eğilimi gösterebilir. Bu durum Oversteer olarak tanımlanır. Bu eğilim yanal hız sensörleri tarafından algılanır. Ayrıca, tekerlek hız sensörleri arka tekerleklerin kaymaya başladığını ve ön - arka tekerlekler arasında bir dengesizlik olduğunu algılar. Tüm bu bilgilere istinaden ESP kontrol ünitesi, araç sola savruluyorsa sol ön tekere, sağa savruluyorsa sağ ön tekere fren uygular. 


Sonuç olarak aracın savrulması engellenir. 

Asr Tcs Nedir ve Nasıl Çalışır?



Anti-Slip Regulation (ASR) ve Traction Control System (TCS) sistemlerinin işlevi aynıdır. Tekerleklerin patinaj yapması engellenerek çekiş kontrolü oluşturulması hedeflenir.

Sistemler ABS’nin parçalarını kullanarak operasyonlarını gerçekleştirir.

Patinaj aşağıdaki şekillerde engellenebilir:

Patinaj yapan tekerlekler frenlenerek

Bir veya birden fazla silindirde ateşleme kesilerek

Bir veya birden fazla silindirde yakıt kesilerek

Gaz kelebeğini kontrol ederek


Nasıl Çalışıyor? Neler Gerektiriyor?

Patinaj yapan tekerleğin frenlenebilmesi için aracın ABS ve EBD sistemlerine sahip olması gerekir. Sensörler farklı olarak hızlı dönen (patinaj yapan) tekerleği algılayarak (ABS) bu teker veya tekerleklere lokal frenleme uygulayacak (EBD) ve patinajı önleyecektir.

Yakıt ve Ateşleme kontrolü ile patinaj önlenebilmesi için aracın elektronik enjeksiyon sistemine sahip olması gereklidir. Bir veya daha fazla tekerleğin anormal olarak döndüğünü tekerlek sensörleri ile farkeden sistem ECU aracılığı ile ateşleme ve enjeksiyonu lokal veya genel olarak azaltacak veya kesecek ve motorun hızını azaltarak patinajı durduracaktır.

Gaz kelebeği kontrolü ile patinaj önlenebilmesi için aracın elektronik gaz kelebeği kontrollü olması gerekmektedir. ECU elektronik gaz kelebeğini kapatarak hava girişini engeller ve motora giren hava miktarının azaltılması motor hızının ve gücünün azaltılması demektir. Buda tekerleklerin yavaşlamasını sağlayacak ve patinaj sona erecektir.


*ASR-TCS bulunan modern tüm araçlar yukarıdaki sistemlere sahiptir.

Srs, Airbag, Hava Yastığı, Emniyet Kemeri Pasif Güvenlik Sistemleri

Bu yazıda yine karmaşık görünen SRS, AIRBAG gibi kavramları aydınlatmaya çalışacağız ama önce biraz genel bilgi:

Daha önce bahsettiğimiz ABS,EBD,ASR,ESP gibi konular aktif güvenlik sistemleri grubuna giriyordu.
Yani araç seyir halinde iken aktif olarak rol alan ve aracın kaza yapma riskini azaltmayta çalışan,
istenmeyen durumları engelleme çalışan sistemlerdir.

Hava yastığı, Emniyet kemeri, Güçlendirilmiş çelik barlar gibi yapıların ise kaza oluşumunu engellemek gibi bir rolü yoktur. Bu sistemler kaza oluştuktan sonra kazanın olumsuz etkilerini azaltmak için çalışırlar.
Bu tip sistemler Pasif Güvenlik sistemleri grubuna dahildir.

Pasif güvenlik sistemlerinin atası emniyet kemerleri sayılabilir. Üstüne son zamanlarda bir de
Hava Yastığı (Airbag) eklenmiştir. İki sistem ortaklaşa çalışır ve bu ortak birlikteliğin ası SRS'dir (Supplemental Restraint Systems).SRS / Supplemental Restraint Systems bütünleyici güvenlik sistemleri olarak türkçeleştirilebilir.

Emniyet kemerleri çok karmaşık bir yapı olmasığı için detaya girmeyeceğiz ancak beliltmek isterizki bu temel güvenlik sistemi hava yastığından bile etkilidir. SRS sistemi %60 oranında bir koruma sağlarken Emiyet kemerinin tek başına koruma oranı %48-49, hava yastığının ise %18-20'dir. Dolayısı ile Emniyet Kemeri daha fazla hayati önem taşımalıdır. Hatta hava yastıkları emniyet kemeri olmadan kullanılmamalıdır.Aksi takdirde kötü sonuçlar doğurabilir.


Daha önce de belittiğimiz gibi bu konuda en yakın yardımcınız aracınızın kullanma kitabıdır kullanma kitabında bu sistemden en iyi şekilde faydalanmanız için gereken bilgiler yer almaktadır.

Temel bir hava yastığı sistemini ele alalım;

Sistemin elemanları:



Temel Çalışma Mantığı:

Araç kafa kafaya bir çarpışmaya girdiğinde, çarpışma sensörü, çarpışma bilgisini, beyne iletir.
Beyin, çarpışmanın şiddetini kestirecektir ve ardından birkaç milisaniye içersinde hava yastığının açılmasına gerek olup olmadığına karar verecektir. Eğer gerekli ise, bilgisayar, bir ateşleme sinyali gönderektir ve üretilen nitrojen gazı hızla hava yastığına dolacaktır (gazın hacmi, kesin tasarım ve hesaplamalar sonucunda tespit edilmektedir). İnsanlar, hava yastığı teması ile karşı karşıya kaldıklarında, ağızdan kan gelebilir. Hava yastığı için, tetiklemeden patlama ve açılmaya ve sürücünün kafasının hava yastığına çarpması ve hava yastığının zedelenmesi 100ms’den fazla değildir.

Hava yastığı açılacak çarpışma hızları markadan markaya değişecektir kimi araçlarda 25k/s ikenkimilerinde 30km/s'dir.




Aynı şekilde hava yastığının etkilediği araç bölgeleri de markalara göre değişim göstermektedir.
Genel kullanım aracın vites topuzunun bulunduğu bölgeden (Aynı bölgede hava yastığı beyni bulunur) öne doğru sağ ve sola 30'a derecedir. Bu açı değerleri aracın ön tamponunu komple kapsamakla birlikte çamurluk bölgesini ve sonrasını kapsamaz.

Yalnızca ön hava yastıları bulunan sistemlerde değişik açılardaki bazı çarpışmalarda
hava yastıkları patlamaz.

Hava yastıklarının patlamadığı durumlar : 



Sistemin gelişme aşamaları şöyle olmuştur:

ilk sistemlerde yukarıda anlatıldığı gibi sürücü ve yolcu hava yastıgı ve kontrol ünitesinden meydana gelmekteydi ve gelen doğrusal darbelerde sürücü yolcu havayastıkları patlamaktaydı.

sonraki sistemlerde ise arabaların hava yastığı çıkmayan yer nerdeyse kalmadı.Tamirat masraflarının da bu oranda artmaması için üreticiler sistemi hassaslaştırdı araçtaki darbe anlayan sensörleri arttırarak gerekmeyen hava yastıklarını patlamasını engelledi.

Örneğin günümüzde birçok araçta yolcu h.yastı iptali sürücü kontrolüne bırakılmıştır
kontak anahtarı ile yapılabiliyor veya yolcu koltuğu minderine konulan ağırlık sensörü
sayesinde iptali gerçekleşiyor ama bu sistemde yolcu arka cebine koyduğu sert bir cisimle
ve koltukda taşınan bir eşya ile sistemde arıza verebilmektedir.

Not:
Sistemde ki arıza gösterge saatindeki uyarı lambası ile belli olur
( yanlız araçtaki her sistem gibi bu sistemde ki uyarı lambası ilk çalıştırma
esnasında kontrol amaçlı yanar ve söner ) bu lambanın fasılalı yanıp sönmesi bir arıza
kodunu ifade eder bu o aracın tamir kitabında yer alır burdan sonrası servisleri ilgilendiren kısmıdır.

Tabi böyle uyarı ışığı ile arıza kodu vermeyen sistemlerde vardır .
Bu sistemler test cihazları ile arıza okunur.

2 Mart 2010 Salı

Nissan Elektrikli Araçlar İçin Kablosuz Şarj Teknolojisi Geliştiriyor

Geleceğin otomobilleri olan elektrikli araçlar için tüm markalar çalışmalarını sürdürürken Nissan bu konuda bir adım önde gitmeye kararlı gözüküyor. Nissan’ın elektrikli araçlarda kullanılmak üzere kablosuz şarj teknolojisi üzerinde çalıştığı belirtiliyor. Bu sayede elektrikli araçları şarj etmek daha hızlı ve daha elverişli olabilecek.


Detaylar şimdilik gizlensede gerçekleşebilecek olasılıklar bize Palm Pre’de opsiyonel sunulan “Touchstone” kablosuz şarj teknolojisine ve elektrikli diş fırçalarında kullanılan teknolojilere yönlendiriyor.Bu teknoloji kullanımına muhtemelen Nissan’ın Japonya Yokohama’da üretimine başlanacak olan yeni elektrikli aracında kullanılacak.Nissan kablosuz şarj yardımcı teknolojilerinin yollara gömülebileceğini ve bu sayede seyahat ederken araçların şarj olabileceğini planlıyor.

Nissan’ın yeni aracı EV-O2 resimlerde görüldüğü üzere orta boyutlarda , köşeli hatları olan, 5 kapılı bir hatchback olacak. Enerjisini Lityum-İyon bir pilden sağlayacak. Bu sistemle klasik lityum pillere nazaran yer yer 2 kat fazla enerji sunabilecek aracın maksimum hızının saatte 145 km’yi bulabileceği belirtiliyor.

Renault'un Elektrikli Araç Fiyatları Dizelleriyle Aynı Olacak

Renault tarafından geliştirilmekte olan üç elektrikli araç, sınıflarında bulunan diğer otomobiller ile aynı fiyatlardan satılacak. Pil kaynaklı elektrik ile güç sağlanacak Renaultların 15.000 €'dan başlayan fiyatlarla bir kaç yıl içerisinde avrupa pazarına girmesi bekleniyor.
İngiltere hükümeti elektrikli araçlara yaklaşık 5000 € indirim desteği verileceğini söylüyor. Renault'un İngiltere Filo Satış Müdürü Keith Hawes bu durumu şöyle açıkladı; Örneğin dizel bir Renault araç 15.000€ ise bunun muadili elektrikli araç 20.000€ civarında olacak. Hükümetlerinde desteği (5000€) ile ortalama fiyat dizel araç ile aynı olacak. Tabi Türkiye'de teşvik ve özel vergi indirimi bu şekilde gelişmeyebilir.
Kangoo ve Megane temellerine dayanan ilk elektrikli araçlarını 2011 de pazara sürmeyi planlayan Renault ilk özgün elektrikli araçlarının 2012'de pazara sürmeyi planlıyor.


Renault Zoe Z.E.

Renault Zoe Zero Emissison (Sıfır Emisyon) konseptini bir kaç yıl içinde piyasaya sunmayı planladığını açıkladı. Araç üç dakika gibi kısa bir süre içinde değiştirilebilen bir pile sahip. L'Oreal Luxury Products tarafından tasarlanan bu tamamen elektrikli otomobilin 2012'de pazara girmesi bekleniyor.

Zoe Z.E.'nin lansmanı Renault'un yeni nesil elektrikli araç projelerinin yönlendirici örneği şeklinde gerçekleşecek. Bu alanda 2011'de dahi pazara girebilecek birçok rakibi de bulunuyor. Yeterli düzeyde şarjını 20 dakikada, full şarjını ise 8 saatte tamamlayabilen modelde "Spa"temasını kullanıyor ve bu temanın yaratılmasında ve uygulanmasında ünlü kozmetik L'oreal firmasının payı büyük. L'oreal'in BioTermal mühendisleri ekibi havalandırma sistemi ve iç tasarım'da büyük rol oynamışlar.

İçinde Gezilebilen Motor Müzesi


İngiliz Sergi ve Eğitim şirketi EDM Almanya'nın Nurburgring şehrindeki Ring Werk müzesinde sergilenmesi için dev bir formula 1 motoru inşa etti.İçinde gezilebilen dev motor 7 x 6 x 5 metre büyüklüğünde. Ziyaretçilerin gerçek bir motorun çalışmasını algılaması için tasarlanmış.Model ateşleme döngüsünü daha iyi açıklamak için ışıklandırma sistemi kullanıyor.Parçaları ise fiberlerle desteklenmiş kompozitlerden oluşuyor.EDM ayrıca Ring°Werk müzesi için bir rüzgar tüneli ve bir tarihi araç kokpiti inşa etmiş.

EDM ayrıca Ring Werk müzesi için bir rüzgar tüneli ve bir tarihi araç kokpiti inşa etmiş.

Nissan Micra Yeniden Doğuyor

Yeni Nissan Micra'nın tasarım ipuçlarını içeren bazı çizimler internet ortamına düştü. Car Magazine dergisine göre bu resimler yeni micra'nın Fiat 500 ve Mini karışımı bir ruh taşıyacağını gösteriyor.
Ön tarafta geniş bir hava girişi ve (Mini benzeri) ızgarası bulunuyor. Dikkat çekici farlarını da unutmayalım. Arka tarafa doğru ilerledikçe ise yeni Micra bize küçük arka kapısı ve "sevimli" c sütunu ile tipik bir küçük şehirli araç tasarımı sunuyor.

Kesin olmamakla birlikte 1.5 HR15DE motor (108 beygir /148 nm tork) ve 1.2 veya 1.3 litrelik XH5 motorun kullanılması öngörülüyor. 200 beygirlik 1.6 turboşarj motor bile kullanılması olası !
Aracın ilk olarak 2010 mart ayında Tayland' ta lanse edilmesi ve ardından 150 ülkeye yayılması planlanıyor.


Üretim üssü olarak ise tabi ki Çin başta olmak üzere Tayland ve Hindistan düşünülüyor.




Citroen "Citroën" DS3 "Arttırılmış Gerçekliği" Kullanıyor

Citroen "citroën" yeni aracı DS3 için web sitesi üzerinden yeni bir uygulamayı hayatımıza soktu.
"Arttırılmış Gerçeklik" olarak adlandırdıkları bu sistem evinizdeki objeleri kullanarak web sitesi ile
iletişime geçmenizi sağlıyor.

DS3'ün resmi sitesi ( http://www.ds3.citroen.com/uk/) ziyaret edenler site ile iletişimi sağlayançıktı aldıktan sonra webcam'leri aracılığı ile bağlantıyı kurabiliyor ve site ile iletişime geçebiliyorlar.
Kağıda aldıkları direksiyon resimli bir çıktı ile site üzerinden simülasyon vasıtası ile DS3 sürüş
deneyimlerini (sanal alemde de olsa) yaşayabiliyorlar.

Romax Çin İşbirliği

Teknoloji tasarım şirketi Romax, Çin'li vites kutusu üreticisi Changqing Tsinghan Industrial ile Çin'li grubun RomaxDesigner simülasyon teknolojisini kullanarak vites kutularını geliştirmesini sağlayacak bir anlaşma imzaladılar.

Tsinghan Çin'de bulunan en önemli üreticilerden ve Chang'an Motors'un en büyük vites kutusu tedarikçisi. Ayrıca Romax, Tsinghan'ın hali hazırda bulunan vites kutuları ve gelecek projeleri üzerinde de uygulamalar ve geliştirmeler yapacak.Görüldüğü üzere Çin Otomotiv üreticilerinin dünya piyasası ile entegresyonu hızlanarak sürmekte.

GM Yola Opel İle Devam Ediyor


GM yönetimi süpriz bir şekilde Opel ile yola devam etme kararı aldı.Detaylar kesin olarak netleşmesede, yönetim kadrolarının Opel ve Vauxhall'ın bu zamana kadar gerçekleşen GM başarılarında önemli rol oynadığını düşünmesi bu kararın alınmasında etkili olmuş gibi görünüyor.

Hatırlayacağınız üzere GM'nin iflasın eşiğine gelmesinden sonra Opel'in %55 payının satılabileceği belirtilmişti. Aylar süren incelmelerden sonra, GM, Opel'in Magna International tarafından yönetilen ortak girişimi satılabileceği açıklanmıştı.

Opel geçmişte Gm'nin talihsiz Saturn markası ile işbirliği içindeyken, GM bugün Opel'i Chevrolet ve Buick markaları için kilit oyuncu olarak görüyor. Örneğin piyasaya sunulmaya hazırlanılan Buick Regal ve Yeni Nesil Chevrolet Malibu tamamen Opel Insignia teknolojisinden yararlanılarak ve aynı altyapıyı kullanarak üretilecek.


Türkiye Elektrikli Otomobil Projesi


Ünlü Türk tasarımcı Murat Günak’ın Mindset adıyla prototipini ortaya koyduğu elektrikli Türk otosunun üretimine dönük “güçbirliği” netleşti. Günak’ın hayalindeki elektrikli Türk otomobilinin üretiminin “yaratıcı ortağı” Alphan Manas oldu. 8 Türk girişimcinin desteklediği ikili 2011’de dünya devlerinden önce 3 elektrikli otoyu vitrine çıkaracak.

BİRİ Deniz Taksi, İddaa, OGS ve Bilyoner.com gibi projeleri yaratıp devlete milyarlarca dolarlık gelir kapısı açan ünlü Türk fütürist Alphan Manas. Diğeri Ford, Peugeot, Mercedes ve Volkswagen Grubu’nda etkin rol almış dünyaca ünlü Türk tasarımcı Murat Günak. Bu iki önemli isim Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da desteğini alarak dünya otomotivine Türkiye’den büyük bir imza atmaya hazırlanıyor. Türkiye’nin kendi alanlarında iki önde gelen ismi, ilk elektrikli otomobili hayata geçirmek için güç birliğine gitti. İşbirliklerini ‘yaratıcı ortaklık’ olarak adlandıran bu ikili 2011’de piyasaya 3 yepyeni elektrikli otomobil sunacak. 8 Türk girişimcinin de destek verdiği Günak ve Manas’ın hedefi dünya devlerinden önce bu işi başarmak.

Mindset’i unutun

Murat Günak ve Alphan Manas’la oluşturdukları işbirliğiyle gerçekleşecek müthiş projeyi konuştuk. Günak, öncelikle “İlk başta Başbakan Erdoğan’ın denediği ve gündeme yerleşen Mindset projesini tamamen unutun. Geliştireceğimiz projenin Mindset’le ilgisi yok” mesajı verdi.

3 elektrikli model

Mindset’in sadece bir prototip ve şov otomobili olduğunu belirten Günak, gerçek projenin halkın ulaşabileceği maliyette elektrikli otomobilleri vitrine çıkarmak olduğun bildirdi. Günak, şunları söyledi: “Mindset, fiyatıyla üst sınıf bir otomobil. Biz bu araçla hem hükümete hem de dünya kamuoyuna elektrikli bir araçta neler yapabileceğimizi net şekilde gösterdik. Şimdi ise hem Başbakan’ın hem de Yatırım Ajansı’nın desteklediği 3 farklı elektrikli araçtan oluşan gerçek proje üstünde çalışıyoruz.”

Fiyatı 15 bin Euro

Günak, sanayi devrimini ve otomotivde markalaşmayı kaçıran Türkiye’yi yeni otomotiv çağında söz sahibi yapabilecek projenin ayrıntılarını şöyle anlattı: "Projemiz küçük sınıfta 3 kişilik bir otomobil, 4 kapılı bir aile otomobili ve küçük hafif ticari araçtan oluşuyor. Başbakan Erdoğan’la görüşmenin ardından çalışmalara hızla başladık. B sınıfındaki küçük aracın yaklaşık 15 bin Euro, aile otomobilin fiyatının ise 30 bin Euro olması için çalışıyoruz. Araçların prototipleri 2010’da ortaya çıkacak. Piyasaya 2011’de sunmak istiyoruz."

Önce biz satışa sunacağız

Alphan Manas da şunları dile getirdi: “Günak, projelerin başında. Ben ise daha önceki tecrübelerimi kullanarak işin altyapısını, finansmanını çözeceğim. Hayalimde hep uçaklar ve otomobiller vardı. Uçak projem olmadı ama otomobili başaracağız. İkimizin de en büyük hedefi elektrikli otomobiller konusunda hergün yeni açıklama yapan büyük otomotiv üreticilerinden önce Türk malı elektrikli otomobilleri piyasa sunmak.”

Konuşan değil, ilk yapan biz olacağız

ALPHAN Manas, dünyada otomotiv sektörünün geleceğinin artık elektrikli otomobillerde olduğu konusunda ortak görüş oluştuğunu belirterek şunları söyledi: “Çok değil kısa bir süre önce hibrid otolardan, hidrojene geçileceği ve elektrikli otonun bu süreçte sadece kısa bir geçiş olacağı düşünülüyordu. Şimdi ise sadece pil teknolojisi için sektör yılda 1 milyar dolardan fazla Ar-Ge yatırımı yapıyor. Otomotiv dünyasında bir panik havası hakim. Herkes elektrikli araçtan söz ediyor ama ortada bir şey yok. Yapabilenlerin sayısı çok az. Bizde konuşan değil, bunu herkesten önce ilk yapan olmak istiyoruz.”

Rekabet sorunumuz yok, herkes aynı süpermarketi kullanacak

OTOMOTİV dünyasının tarihinin yeniden yazıldığını vurgulayan Murat Günak, şunları dile getirdi: “Şu anda hiçbir firma elektrikli araç konusunda birbirinden önde ya da geride değil. Herkes eşit şartlara sahip. Geçmişiniz altyapınız ne kadar kuvvetli olsa da, elektrikli araçta yüzde 70 dışarı bağımlısınız. Bu araçların parçalarının çoğunu dışarıdan almak zorundasınız. Bu bize avantaj sağlıyor. Büyük küçük herkes elektrikli araç konusunda aynı süpermarketten alışveriş yapıyor ve yapacak. Dev firmalar ellerindeki güce bağlı olarak kendi marketlerini kullanıyordu. Elektrikli araç teknolojisinde dünyada çok fazla sayıda firma yok. Dolayısıyla hiç kimseyle rekabet konusunda sorunumuz yok.”

Adı önemli değil, Türk malı olduğu bilinecek

MURAT Günak, “Otomobillerin ismi ne olursa olsun, herkes bunun Türk malı olduğunu bilecek” derken, Alphan Manas, “Elektrikli otomobil teknolojisi konusunda çalışan, faaliyet gösteren daha önce yola çıkmış firmalar var. Dolayısıyla biz her türlü gelişmeden, bu işi yapan firmalardan yararlanacağız. Baştan yaratma gibi bir kaygımız yok. Zaten şu anda yol almış Türk firmalar da var. Onların desteğini de alıyoruz” dedi.

Devletten parasal destek istemiyoruz

TÜRK otomotiv tarihini değiştirecek proje için devletten parasal destek beklemediklerini kaydeden Alphan Manas, şöyle konuştu: “Zaten 50 milyar dolarlık cari açığın olduğu dönemde böyle bir destek beklemek haksızlık olur. Devletten tek beklentimiz dünyada elektrikli araçlara yönelik verilen teşvikler. O da vergi desteği ve elektriği şarj etme noktalarında ayrı bir sayaç koyarak, farklı tarifelendirme yapmaları. Bu sadece bizim için değil, elektrikli araç üretecek herkes için geçerli olmalı. Başbakan’ın ve Yatırım Ajansı’nın bu projeye büyük desteğini görüyoruz.”

Otonun Apple ve Swatch’ı olacağız

Tasarımlar konusunda önemli yol alan Murat Günak, geliştirecekleri elektrikli otomobillerin bir yaşam stili yaratacağını, insanların zevkle ve eğlenerek kullanacakları araçlar olacağını söyledi. Günak, “Bugün Apple (Macintosh) bilgisayar dünyasında nasıl farklı ve eğlenceli bir yere sahipse biz de aynen öyle olmak istiyoruz. Diğer taraftan Swatch nasıl pahalı saatlerin arasından sıyrılıp, düşük maliyetle dikkat çekici modeller yaptıysa biz onu da yapmak istiyoruz” diye konuştu. Alphan Manas, “Çok müşteri kazanmak istiyoruz. Amacımız sadece Türkiye ve çevre ülkeler değil. Tüm dünyayı hedefliyoruz. Müzelik otomobil yapmayacağız. Herkesin severek kullanacağı, keyif alınan otomobiller planlıyoruz” dedi.

Büyük yatırım fonlarla gelecek

ALPHAN Manas, projenin finansman yöntemini şöyle anlattı: “Biz 5 milyon dolarlık yatırımla prototipleri oluşturup, otomobilleri seri üretime hazır hale getireceğiz. Bu noktadan sonra seri üretim için büyük finansman gerekiyor. Bunun için farklı bir yol deneyeceğiz. Türkiye’de otomotiv sektörünün alışık olmadığı bir yatırım modeli bu. Bu konuda çok tecrübem var. Borsada girişimci şirket olarak halka açılacağız. Bu sayede büyük fonların desteğini alabiliriz. Yatırım için işadamlarının ayağına gidip para istemeyeceğiz. Kapılarımız açık ama böyle bir beklentimiz yok.”

Devrim ve İmza gibi olmayacağız

MURAT Günak ve Alphan Manas, vizyonlarını kısa sürede gerçeğe dönüştürmek istediklerini ve bunun için her türlü donanıma sahip olduklarını vurguladı. İkisinin de rahatsız olduğu nokta, Devrim ve İmza projelerine benzetilmek. Günak ve Manas bu konuda şunları dile getirdi: “Bazıları Devrim’in çıktığı tarih olan 29 Ekim’de üretilmesi gerektiğini söylüyor. Devrim, kısıtlı bir süre verildiği için aksilikler yaşanan bir projeydi. İmza ise sadece prototipti ve gerçeğe dönüşmedi. Biz herkesin yakın zamanda şahit olacağı bir projenin peşindeyiz. Bizimki gerçek bir proje.”

Kaynak : www.hurriyet.com.tr
Yazar: Emre Özpeynirci


İlk Şişen Emniyet Kemerini Tabikide Ford Üretti

Ford, Dünyanın ilk şişen emniyet kemeri üreticisi olarak, güvenlik sistemleri katsayısını dünya liginde arttırıyor. Bu yeni teknoloji, klasik emniyet kemeri ile karşılaştırıldığında kaza şiddetinin etkisini insan vücudu üzerinde 5 kat daha fazla yayarak şiddetin belli bir bölgede toplanmasını engelliyor ve böylece daha etkin ve daha "yumuşak" bir koruma sağlıyor.Şişen emniyet kemerleri arka koltuklarda kullanılmak üzere tasarlanmış ve kritik baş, boyun ve göğüs yaralanmalarını azaltmayı amaçlıyor. Özellikle hasas yapılı insanlar (çocuklar ve yaşlılar) düşünülerek tasarlanmış.Ayrıca normal şartlardaki kullanımının da klasik emniyet kemerine göre daha rahat ve yumuşak olduğuda yetkililerce belirtiliyor.Bu sistemin ilk olarak 2010 yılında üretimine başlanacak yeni nesil Explorer SUV da ve ardından dünya çapında tüm Ford modellerinde kullanılması bekleniyor.

Toyota Auris HSD Hibrid

Toyota Auris HSD (Hybrid Synergy Drive) , 100g/km altında CO2 emisyonu vaad eden ve Totota Prius'ta da kullanılan güç ve aktarma organları sistemlerlerinden faydalanılarak tasarlanmış.


,

Japon üreticinin Avrupa'daki ilk popüler tam hibrid model olarak düşündüğü araç, o'dan 100km/s'e 10 saniye gibi bir sürede çıkabilecek şekilde tasarlanmış ve özel bir aerodinamik yapıya sahip.



Fiyatı henüz belli olmamakla birlikte 2010'un ikinci yarısında satışa sunulması planlanıyor.





Legolarla 800 Çocuk BMW X1 İnşaat Etti

Yaşları 5 ile 13 arasında değişen 800 yaratıcı çocuktan oluşan bir grup sadece dört gün içinde resimlerde görülen BMW X1 modelini legoları kullanarak baştan yarattı.


Tabiki küçük bir ölçeklendirme yapılmıştı. Lego X1 4.5 metre uzunluğunda, 1.8 metre genişliğinde ve 1.5 yüksekliğinde.


BMW'nin ilgili organizasyonu zorlu şartlarda yaşayan çocuklara destek amaçlı yaptığı biliniyor. BMW, Model'deki her Lego parçası için merkezi Almanya/Münih'te bulunan "Die Arche" isimli bir çocuk kurumuna bağışta bulunacak.


Lego X1 projesinde tam 165,000 parça kullanılmış. Çalışma Kasım 25'ten itibaren Münih'te bulunan "BMW World" binasınsa sergilenecek.